12 Aralık 2013 Perşembe

Kayıp Gül

2009 -2010 yıllarının bayağı gözde bir kitabıydı. Okumakta gecikmiştim. Bir Türk yazarın 40 dile çevrilmiş bir kitabının bulunması heyecan vericiydi. Hem de Serdar Özkan'ın ilk kitabının olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. İlk kitaptan bir yazar bu kadar başarılı oluyorsa demek ki çok sağlam bir kitap yazmış olmalı dedim.
Geçen gün Kayıp Gül'ü kütüphanede buldum.(EH BEDAVA KİTAP BALDAN TATLIYDI SONUÇTA!) Kitabı ödünç alıp okumaya başladım. İlk bölüme bir başladım ki... Yazarın Efesle ilgili betimlemeleri çok komik geldi bana...
Sonra kitapta Diana'dan ağrı hep yabancı isimler kullanmış. Herhalde Serdar Özkan yerine de yabancı isim kullansa tamam zaten kimsenin aklına yazarın Türk olduğu gelmezdi.? Yazara bu konuda çok kızdım.
 Bazı yerler geldi ki kitapta güle güle öldüm. Özellikle güllerin isimlerini ve birbiriyle konuşmasını anlattığı yerler çok saçmaydı. Fantastik yapmaya çalıştığı yerler yakaladı kimi zaman kitapta...
Hepsi yunan mitolojisinden çalınmış ucuz hikayelerdi. Artık herkes bestseller fantastik kitaplar sayesinde mitolojiyi biliyor. Bence Serdar Özkan'ın kendini aşması gerekiyor. Bir Rick Riordan'ın  Percy Jackson ve Olimposlular serisindeki kadar sağlam mitoloji kitaplarını okuması gerekiyor ki Mit hikayelerin ne kadar ilerlediğini fark etsin.
Kitapta dikkatimi en çok çeken bölüm Meryem ANA  --Artemis  karşılaştırmaları oldu.
 Mitolojiye göre Artemis Zeus'un bakire kızıdır. Meryem ana da bakiredir. yani aslında Yunalıların kabul ettiği Hristiyanlık, eski çok tanrılı din inancına benzer nitelikler bir dindi. Kitapta bu bilgileri vermesinin de Türkiye'ye hiçbir faydası da yoktu. Bu bilgiler olsa olsa kitabını yayınlattığı Hristiyan Avrupa ülkelerinin gururlandırırdı. Ve öylede oldu zaten Hepsinden Kayıp Gül'e övgüler yağdı neden mi? Çünkü kitap batılı anlamda bir kitaptı da ondan.
Kısacası hayatımda şimdiye kadar okuduğum en kötü kurguya sahip kitaplardan biriydi. Reklamlarla abartılmış Bizim kültürümüzle bağdaşmayan bir saçmalıktı.
 

5 Aralık 2013 Perşembe

bir hatıran var bende

Her şey ne güzeldi giderken ne de kötüydü değil mi ? Vazgeçmek zorunda kalmam.
 Gittiğimde ne hissettin bilmiyorum. Hissettiklerini hiçbir zaman öğrenemedim. Gizli saklı hayallerini, bakışlarını, samimi ama kurnaz gülüşünü hiçbir zaman çözemedim. Hatırımda kalan tek anın var bende...
 
giderken ardıma bakmıştım sense duygusuzca bana bakıyordun. Sanki cansız bir nesne gibiydin. Gözyaşları içinde bana el sallamanı beklemiştim. Arabanın arka koltuğunun çizgileri yüzünü görmeme engeldi ama sen beni net görüyordun! Net gördüğün halde sessizdin. Gidişime biraz üzülmüş ardından her şeyi kabullenmiş çocuk gibiydin. Giderken senin o çocuk bakışlı yüzünü de  hatırlıyorum.
Arabanın hızlanmasıyla beraber seni kaybettiğim o son günü hiçbir zaman unutmadım. Bahçe kapısından biraz daha dışarı çıkmıştın adeta peşimden gelmek istediğini bana anlatmak istiyordun. İçin bu duygularla dizginlenirken bana asla yetişemeyeceğinin farkındaydın. Sen o çocuktun işte...
Seni anlatmakta zorlanıyordum. Kalbim asla unutmayacağımı söylüyordu. Vazgeçmemem gerektiğini... Gözyaşlarımsa güçsüz bir kızın gözyaşlarıydı. Küçük güçsüz bir kızın gözyaşları...